Yani bu fotoğraf olayında da tüm genel halk tarafından ilgi gösterilen sanat dallarında olduğu gibi "kör satıcının topal alıcısı olur" sistemi işliyor. Nasıl ki "sanat" adına hiçbir şey üretmeyen sırf sesi çıkıyor diye düdük gibi öterek(vokalist) çok büyük sanatçı diye anılanlar var ise toplumumuzda
. Ne bileyim işte bir dönem küfür etmek sinemamızda "Halkımızın günlük yaşamında olan doğal bir şey" diye toplumun sığ ve basit yönlerini ve belki de anlık eğlenceli görünen yönlerini kullanarak "sanat" yaptıklarını söyleyenler gibi. Kişiler de ortamı inceleyip, uygun ortamda uygun zamanda eserlerini paylaştıklarında çoğunluğun beğenisini alabiliyorlar.
Misal günümüzde de benim görebildiğim kadar kadına şiddet diye bir şey yok aslında, burada algıda seçicilik var. Şiddetin merkezine kadını koyma çabası var
!.. Öyle ise TV'lerde, dizilerde görüyoruz gerçi kadınların hallerini. Son yıllarda pek yerli dizilere bakmasam da, ağalar vs. bir dönem kadının 2'inci 3'üncü kumavari, kullanımı vacip ihtiyaç, aşıksan ve seviyorsan her türlü duruma düşsen de rezillikleri kabullenmesi gerektiği vb. gibi yapımları çok görmüştüm. Mesela gerçek bir haberde fuhuştan yakalanan kadın "Evladıma bakmak için yapıyorum" demiş. Bir dizide de evladı hasta diye bilmem kaç liraya bir geceliğine zengin adamla olan kadın dizisi vardı. TV karşısında hayretle, ahlar ve vahlar ile izleyerek azar azar bünyelerin ters ve aşırı tepki vermeyeceği şekilde zehir zerk edilişi gibi geliyor bunlar bana. Elbette bunlar var ama var diye de mesela "Hababam sınıfı" nı çeken, oynayan insanlar enayi miydi ? Bu toplumda hiç mi iyiye güzele doğru gitmek isteyen kalmamıştır da bu yönlerimizi gösteren sanat eserleri yapılmıyor ?! Hele şu son 2 yılda falan kaybolan çocuk, taciz edilen, tecavüz edilen, bilmem 30 yıldır din kültürü dersi verip de 80'lerde bir soruşturmasının üstü örtülerek bugünlere kadar görevine devam eden bir sapığın ancak suçlanabilmesi, bir dönem sokakta kapkaçlar, yine günümüzde yaşlı insanların telefonla resmi makamlardanmış gibi aranarak paralarının alınması şeklinde dolandırılmaları, sokaklarda 2'li 3'lü gençlerin yürürlerken birbirleri arasında normal konuları bile konuşurlarken "bilmem neresine koduğum" vb. gibi konuşmaları... Sonra belki 5-6 senedir de çok rastladığım bu sosyal ağlarda 16'larından 25'lerine kadar(o civarlara geldiler) insanların birbirlerinin fotoğraflarına falan yazdıkları yorumları görüyorum hayret ediyorum. Basbayağı aşağılama çabasıyla yazılan hakaretvari yorumlar. Daha neler var da var. Netice bir baktım sanki pis olmak, pislikmiş gibi davranmak falan bir kültür olmuş. Aslında bu "Benim memurum işini bilir" zamanından geliyor kanımca ama o zamanlar bu olay belli bir kesimde kalıyordu veya ben bu kadarını görmüyordum. E biz de şunun şurasında 15-25 yıl evvelinde bu çağlardan geçtik. Biz küfürü ancak ciddi kavga ediyor isek öfke ve sinir ile dillendirirdik. Hatta hiç unutmam 25-28 yaşlarında falanım herhalde o zaman. Basketbol oynuyoruz, rakip takımın elemanları yabancı. Yani işte bizim çevreden değil. Arkadaş bu elemanlar kendi aralarında kendilerine öyle küfürler ediyorlardı ki en nihayet bir yerinde tak etti canıma. Top elime geçtiğinde durdum ve dedim "Ben bu sporu 10 senedir yaparım bu kadar iğrenç olduğunu ilk kez sizde gördüm." tabi karşıda bunu anlayacak insanlar yoktu ama ben de devam etmedim zaten onlarla oynamaya. Yıllarca oynadım, sokaklarda oynadım bir de. Öyle profesyonelliğin yanından geçmedim. Çok nadir böyle tipler gördüm. Çoğunlukla biz rakip takımda olsa yensek de yenilsek de maç bitimlerinde oturur "insan" gibi muhabbet eder, kimi zaman görüşebildiklerimiz ile farklı zamanlarda farklı mekanlarda ve uğraşlarda da birlikte olurduk. Birbirimizi yermez, aşağılamaz, hakaretler etmez aksine iyi yaptın, iyi oynadın, harikasın vb. şeklinde motive ederdik. Şimdi o günleri anımsayınca hayretler içindeyim ve ben nasıl öyle soyutlanmış bir çevrede yaşamışım, cennette miymişim falan dediğim çok oluyor. Pota, panya kırılırdı para toplar yaptırırdık, hatta en son zamanlarda belediyeye bile imza toplayıp bizim sahamıza asfalt dökülsün diye müracaat ettiğimiz olmuştu. O zaman da bilgisayarlarımız vardı. Hatta ben 6-7 arkadaşı evime davet ederdim futbol turnuvası yapardık haftasonu 2 gün boyunca
bilgisayarda. Onda bile mesela joystickler eskir-kırılır-çalışmaz olurdu arkadaşlar kendileri para toplayıp kaç kere bana getirip vermiştir "Yeni joystcik alırsın bununla" diyerek. Hatta bir anım var ki ömrümce unutamam. Askerden gelmişim, sudan çıkmış balık gibiyim. Arkadaşlar evime gelip "Gel baskete gidelim, gel masatenisine gidelim vs." çağırıyorlar. Bende de bir spor ayakkabı var dandik işte. Bir gün evdeyim, kapı çaldı arkadaşlardan birisi kapıda bitmiş. Ooo naber falan derken bu dedi "Ya ben de kendime birşeyler almaya gitmiştim giyecek" elinde 3 torba, almış kendisine işte pantolon, gömlek, tişört gösterdi. Bir torba daha var, aldı eline "Bak bunu da görünce beğendim sana aldım", basketbol ayakkabısı almış bana arkadaşım ! Öyle ki bizler böyle babamız ticaretle uğraşan ne bileyim dükkan sahibiydi, bir yerlerde müdürdü vs. ailelerin çocukları da değiliz hani. Hayatımda öyle bir an, öyle hisleri bir daha yaşamadım, boğazıma bir yumruk nefesimi tıkadı sanki, gözlerim doldu, ağlıycam nerde ise
Ne ise işte, şimdikilere bak bir de bizim yaşadıklarımıza.