Olympus OM-D E-M10 / PEN E-P5 ve CiddiBiri

[ciddibiri]

Fotoğraf çekemiyorum diyordunuz.
Türkiye yaramış çıkın dolmaya başlamış.

Keşke kedi çuvalımsı şeyden başka bir yer beğenseymiş poz vermek için

Epey foto çekebildim bu arada. Kedi doğa ile karışık molozların arasındaydı. Bu da İstanbul'un güzelliklerinden. Memlekette heryerde herkes birşey inşaa etme çabasında. Haliyle kaçak moloz atımına her karış bölgede rastlamak mümkün.

[ciddibiri]

Ekipmanımın yeni üyesi 60mm. F2.8 makro lensi nihayet ele geçirdim.

Arı gibi by Ciddi iyi1i, on Flickr

Our street cat by Ciddi iyi1i, on Flickr

İlk ürünleri hasat etmeye başladım...
Bu güzel lense çok uygun fiyatla kavuşmamı sağlayan Ubeyd 'e tekrar teşekkür ederim.

[ciddibiri]

25mm ile uçağa binmişken sanki dron'um varmış gibi yapayım dedim
Aerial closer city landscape by Ciddi iyi1i, on Flickr

From top of the clouds - #m43turkiye by Ciddi iyi1i, on Flickr

60mm. F2.8 ile acayip işler "Abstract" bişeye ulaşmanın hazzını yaşadım bu görsel netice ile
Dark stones pattern by Ciddi iyi1i, on Flickr

[karadagyan]

Ooooovv..fena..

LG-H525 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

[karadagyan]

Ooooovv..fena..

LG-H525 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Drone da edindiniz ayaküstü..sahane

LG-H525 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

[ciddibiri]

...

N'apalım arkadaş ? Uçağa o kadar para verince pilot da biraz nazımızı çeksin değil mi ? Biz biraz drone'luk yapsın, güzel yerlerden uçsun. Yalnız bu fotoğraf hobisinin benim için belki de en güzel yanlarından birisi uzun seyahatlerde hiç sıkılmamama sebep olması. Böyle ne fotolarım diye gözler en ufak ışık sızan deliği bile görse arayış içinde oluyor

[karadagyan]

Fakat 25mm ile cektiginiz kus bakisi kent fotografinda ilginc bir detay gözüme ilişti. Lens mi flare yaptı yoksa siz mi efekt ile süslediniz bilmiyorum da bazı bölgelerde cok yesil ton hakim fotografa. Dikkat ederseniz siz de binaların ortaları, cadde kenarları falan...Tamam beyaz adam ortadoguyu, uzak asyayı, afrikayı tüketiyor ama kendi toplumuna da biraz deger veriyor. ..Yemyesil bir kent. Ne güzel...

LG-H525 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

[ciddibiri]

Fakat 25mm ile cektiginiz kus bakisi kent fotografinda ilginc bir detay gözüme ilişti. Lens mi flare yaptı yoksa siz mi efekt ile süslediniz bilmiyorum da bazı bölgelerde cok yesil ton hakim fotografa. Dikkat ederseniz siz de binaların ortaları, cadde kenarları falan...Tamam beyaz adam ortadoguyu, uzak asyayı, afrikayı tüketiyor ama kendi toplumuna da biraz deger veriyor. ..Yemyesil bir kent. Ne güzel...

LG-H525 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi

Tabi fotoyu işlememden oldu onlar. Gözleriniz doğru görmüş. Güneş ışığı uçağın penceresinde yansıma yapıyor 2 kat cam ya içeride bir ışık yansıması oluşup bir sis perdesi gibi etki ediyor... Bir de hava da puslu, aslında fotoğraf baya sisli gibi. Dehaze ile falan ancak bu kadar olabildi işte.

Burası ki bunların en büyük şehri. Başkent işte. En çok bina, şehirleşme burada. Benim yaşadığım yer şu görülenden çok çok daha yeşil. Hatta o kadar ki bazı parklarda yaban domuzu gördüğüm oldu burada. Yine buranın ormanlarında Avrupa bizonları varmış. Zaten ormanları koruma altına alınmış, bir nevi Avrupa'nın akciğerleri buradaymış.

Bu şehirlerde ve şu binaları görünce benim aklıma bir de şu geldi...
Bu vatandaşlar böyle blok binalarda daha derli toplu alanda büyük popülasyonlar halinde yaşıyorlar. Bu nedenle gördüğünüz gibi binalar coğrafya üzerinde daha az yer kaplıyorlar ve doğaya-yeşile, hayvanlara daha çok yaşam alanı kalıyor. Bizim Türkiye'de, oralarda işte kıyasladığımda ise tam tersi. Herkesin 1-2-3 kat kendie ait evi var ! Mesela şu fotoğrafta gördüğümüz bir blok İstanbul'un bazı mahallelerinde daire daire bölünüp coğarfa üzerine dağılmış biçimde olmuş !..

Yine bu bakış açısı ile düşününce aklıma şu da gelmiyor değil hani... Bunlar birlikte yaşamayı bizden daha mı iyi bilip becerebildiklerinden böyle bir yapılaşma olmuş ? Yok, belki de komunizm zamanından zorunlu olarak birlikte yaşamayı da öğrenmek zorunda kalmış olabilirler. Tabi duyduğum kimi yaşanmış hikayeler oldu ve tahmin edebileceğiniz gibi bir nevi sömürge olma durumları nedeni ile de bu zorunluluk sömürge altındaki halkı zaten birbirine daha iyi kenetlemiş de olabilir. Her ne ise, neticede bizim insanımız coğrafyamızı ziyan edercesine harcamış. Hep bi ayrı, hep bir mesafeli, uzak uzak kalmak istemiş. Çok ilginç bir durum bu aslında. Çünki öte yandan da lafa bakınca "Gönül" bizde, "Düşsen kimse dönüp bakmaz yardım etmez bu gavur diyarında" derler fakat yaşam şekline bakınca işte bu açıdan (drone açısı) böyle ilginç şeyler de görünüyor. Bizim toplumumuzdaki bu yardım, samimiyet falan denilen şey bence esasen bunlar değil. Benim yaşamım boyu gördüğüm esas şey bu güzel ilişkilerden çok daha fazlası ile "sosyal baskı" olarak adlandırabileceğim şeydir. Buna çekememezlik, dedikodu, saçma-sapan kültürel statüleri de eklediğinizde bu sosyal baskı çok ağır aslında bizim toplumda. İşte bu nedenle sanırım ki insanımız evinde bari biraz soyutlanabilirim umudu ile evlerini uzak uzak ve ayrı tutmaya çalışmış olabilir. Kaynana mesela meşhur bir sosyal makamdır toplumumuzda. Sırf ama sırf birisinden çok daha önce Dünya'ya gelmiş olmak karakterinin ne olduğuna hiç bakmaksızın o kişi tarafından saygı görülmeyi beklemek demektir ! "Babaya OF bile demeyecekmişsin" , "Cennet anaların ayakları altındaymış" Ya tamam güzel ifadeler ama her anne-baba aynı mı ? Olabilir mi ! Çocuk hiç bir şey mi ? Var olma nedeni ebeveynleri ölene dek onları tüm yanlışlarına rağmen övmek, yüceltmek mi olmalı. Çocuğun insan hakları yok mu ?! Böyle saçma bir kültürel kalıplarımız var ki aman aman. Bu nasıl bir konuma getirme ve korumadır ? Yani anne-baba hiç eleştirilemez, sanki hatasız mükemmel insan olunur sırf üremiş olduğunda insan ! O ise hiç alakası yok, üremek için hiçbir felsefi, bilgi ve insani gelişim kat etmiş olmanız gerekmez. Üremek bir insanın yapabileceği en basit şeydir. Ben ürememiş insana üremiş, yani anne yada baba olmuş bir insandan çok daha saygı duyulabilir diye de düşünüyorum !

Çünki,
Günümüzde ve epey öncesinde de insanların üremesi hep dönemin sistemi içinde sisteme köle üretimini amaçlamıştır. Hatta işte bu nedenlerle de günümüzde bir çok yerde üreme teşvik edilmektedir. Bu insan üretimine verilen desteğin gerekçeleri de açıkca ortadadır. Sisteme kaynak sağlamak !.. Yani ? Yani diyor ki sistemleri yönetenler "Biz sizi bir ömür sömürdük yetmedi, siz şimdi bir fedakarlık yapın ve üreyin, kültürel kalıplarınızda olduğu gibi bu canınızı feda edeceğinizi bol bol söyleyeceğiniz yeni nesil kölelerimizi kendiniz gibi yetiştirin. Onlara da bu kültürel kalıpları aşılayın ki bir ömür de onları sömürmemizde bizim için birer "anne-baba" olun !!!

...ve öyle ki işte bu tür toplum ürememiş bir kadına üremediği yada üreyemediği için eksik bir insan gözü ile bakar. O kadar beyinsizdir ki bu sürüler zannederler ki "İnsan zihni, beyni, aklı ve bilgisi hiçbir şeydir ve insan empati yapamaz. İlle kendi anne-baba olmalı ki ancak o zaman anlayabilir (sisteme köle yetiştirmenin zorluğunu) ! Tavuk gibidirler !!! İnsan bilmi ve bilgi birikimi asla tavuk olup yumurtlamayacak henüz var olmamış ve doğmamış bir insana bundan 1.000 sene sonra dahi tavuk nasıl yumurtlar, yumurtanın içeriği nedir, besin değeri nedir vb. gibi şeyleri öğretebilir. O ise bu tavuk beyinli sürüye göre yumurtanın nasıl olduğunu bilmek için onlar gibi tavuk olup yumurtlamamız gerekmektedir !.. Dolaylı yoldan kendilerinin beyinsiz olduklarını ispat eden bu sürü bir de zorla, çok oldukları için cesaretle azınlığa "tavuk olun siz de" diye baskı yapmaktadırlar

[ciddibiri]

Valla yanlış da anlaşılabilirim belki ama benim şunca yaşamımdan gördüğüm şudur ki bizim insanımız insan olmayı hiç öğrenememiş. Bunda da en büyük payın din olduğuna inanıyorum ! Çünki din temelde Allah korkusu ile "iyi olma", "iyilik yapma" gerekliliği getiriyor. Hatta işte tam da bu nedenle toplumumuzun büyük bir kısmı zannediyor ki "Ateist" (amman yanlış anlaşılmasın bir savunma değil ) her türlü kötülüğün gelebileceği birisidir. Ha gerçi bunun ne demek olduğunu da bilmiyor çoğu. Çoğuna göre "...ist" ise tamam zaten kötü bişey o. İşte mesela "komunist", "ateist", "budist" Velhasıl Allah ile arasında bir çıkar ilişkisi içinde oluyor bu insanlar. "Lan dur bi iyilik yapayım şu günahı işledim o onu götürsün ben de cennete gidivereyim" gibi. Öyle, mesela "sadaka", "kurban" gibi eylemlerin esas hedefi hiç anlaşılmamış. O nedenle özellikle "kurban" bir hayvan katletme ritüeline dönüşmüş. Böyle diyorum çünki çok gördüm, kurbanı kesip ihtiyacı olanla paylaşmadıklarını. Herkes kurban kesip birbirine sanki "Benimkinin etini sen tat, seninkinin ben tadayım" olayı imiş gibi yaşıyor !.. Bir de görmediğim ama duyduğum şeyler var işte şu büyük olayda Hac yerinde kesilip de çöpe atılan kurbanlar falan !.. Tabi öyle de güzel bir kıvırma yolu bulunmuş ki "E herkes de öyle mi yapıyor canım, sadece 3-5 yanlışı görmek de taraflı bir bakış olmuyor mu ?" deyiveriyoruz.

Ben "Aaa ! Kurban kesecekmişsin, kesmezsen olmaz. Allah kan istiyormuş." diyeni de gördüm. "Kurban var ya, işte onun kanını akıtmazsan ailenden birinin kanını akıtırmış Allah" diyene de rastladım ! Daha neler neler... İşte bu bilgiler ile, bu korkular ile yaşayan anne-baba, dede-nine olmuş insanlardan böyle "insan" olmayı öğreniyoruz. Böyle bir inanışa yönlendiriliyoruz.

[ciddibiri]

Benim İstanbul'daki evin olduğu sokakta biz ilk geldiğimizde 3 ev vardı. Şimdi 30 ayrı bina. Hiç araba yoktu. Şimdi her bina önüne sığmayacak kadar ortalama 3-5 araba var. Binaların kapattığı ve yok ettiği doğa yetmiyor bir de arabalarla da hızlı ve mobil çevre katliamı peşindeyiz. Eskiden kirpi, sincap, baykuş, leylek, saka, kaplumbağalar görürdük. Yıllardır bir tanesine rastlamadım. Hepsini kovduk, zorla yurtlarından ettik bir yandan da çok hayvanseveriz ya, artiz artiz kedi-köpekler bakıp bir de onları da sokaklara atıp böyle görünce falan "Ah ne şirin" dediğimiz kendi kendimize "pet" evcil hayvanlarla çevremizi de süsledik !..

[DrOpMaN]

Üstad coşmuşsunuz. Ama haklısınız, her cümlenize katılıyorum. Kendi dünyamızı ve özellikle güzel ülkemizi katletmek için elimizden geleni yapıyoruz bilinçli bir kaç kişi hariç. Sonuç da bize Allah'ın lütfu oluyor.

[ciddibiri]

İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batıracakmışsın ya... Amerika'da da doğa-çevre, işte küresel ısınma konusunda cumhuriyetçiler (onlarda öyle imiş) insanın durumu kurtarmak yada iyileştirmek için bir şeyler yapmasını gereksiz ve saçma bulurlarmış ! Onlardaki bu cumhuriyetçiler işte muhafazakar ve dini ön planda olanlarmış. Belgeselin birinde bir çok kürsel felaketin inkar edilemeyecek sonuçlarını gören çevreci birisi cumhuriyetçi önemli bir siyasetçi olan babasını "küresel ısınma" konusundaki gerçekliğe inandırabilmek için birkaç yere götürüp bizzat gösteriyor. Ne ise bu adam gözleri ile gördüğü birkaç felakete rağmen diyor ki "Tabiad Allah'ın yarattığı ve düzenini koyduğu bir şeydir. Biz zavallı cüce insanın Allah'ın kuralları ile oynayabilmek gibi bir gücü ve de ayrıca yetkisi de yoktur, sonra bizi Allah çok daha feci çarpar" çarpar kısmını demiyor da öyle demeye getiriyor.

Eminim bu aynı mal sorulsa Japonya'ya atom bombası atarken kendilerini çok haklı görüyordur ama.

[ciddibiri]

Açlık oyunları !..

Turkish pide with meat by Ciddi iyi1i, on Flickr

Turkish pide by Ciddi iyi1i, on Flickr

[ciddibiri]

Havalı Drone'suz ama Dorne'luymuşum gibi çek kanka fotolarımdan bir örnek daha

Aerial town scene by Ciddi iyi1i, on Flickr

[ciddibiri]

Havadan yine bir manzara. Burası müthiş güzel bir yerdi. Uçak ile üzerinden geçerken seyrine doyamadım. Aşağıdaki google earth linkinden uydudan yakınlaşarak da bakacak olursanız coğrafyanın ne şahane olduğunu biraz daha tahmin edebilirsiniz.

Somewhere in Ukrain - #m43turkiye by Ciddi iyi1i, on Flickr

https://www.google.com.tr/maps/@48.8602 ... a=!3m1!1e3

Bu kum adacıkları sanırım, böyle portakal renginde, yeşil ve mavi ile de bir arada müthiş görünüyordu.