Birkaç foto daha..
Tarihi ahşap kilise.
Harenda-Zakopane-OldWoodenChurch by
Ciddi iyi1i, on Flickr
Bu nehir kısmi yerlerde Slovakya coğrafyasına giriyor. Cep telinize "Slovakya'ya hoş geldiniz, işte konsolosluk teli şudur, bilmem ne budur" gibi bir mesaj nehrin orta yerinde geliveriyor
Slovakları da görüyoruz bu arada tabi. Onların bu rafting vs. işini yapan yerlerinde böyle rütbeli falan görevliler gördüm yalnız. Polonya tarafında ise hiç öyle birilerine rastgelmedim !.. Bir kez sınır güvenlik aracını şehir içinde gördüm.
Spływy Dunajcem-Zakopane-Poland by
Ciddi iyi1i, on Flickr
Şehirde iğne atsan yere düşmez diyebileceğim kadar turist kaynıyordu. Hemen her yerde elinde "Oda" tabelası ile bekleyen biri sürü eleman görebiliyorsunuz. Yani çat kapı ben geldim deseniz sokakta kalmanız mümkün değil. Hatta bazı evlerin önünde ufak tezgah gibi bir masa önüne oturmuş yaşlı teyzeler bile görebilirsiniz, masada "Kiralık oda" yazısı berisinde gününü gün etmekte
Şehrin bir acayip yanı da normalde büyükşehirlerdeki gibi ilgisiz değil insanlar. Hatta fazla ilgililer. Böyle sanki biri bir şey sorsa da yardım etsek, arada muhabbeti de uzatıversek gibi halleri var. Ulaşım şehir içi bir çok minibüs ile yapılıyor. Minibüs fiyatları fix 2 TL. ye denk bir ücret. Resmiyete bağlı özel minibüsler. Şoförlerin %50'si kadın. Zaten büyükşehirlerde de körüklü otobüs, tramvay falan kullanan kadın oranı %50 falan vardır tahminim. Memleketin en güzel yanı da bu bence. Böyle bir denge olunca ve bu tabii uzun bir süreçte de yaşanınca kimseler kadına öteki gibi bakmıyor. 5 yılda 2 tane ilginç vaka yaşadım kadın-erkek ilişkileri bakımından. Birisinde sarhoş sevgili gece yarısı kapıyı açmayan kız arkadaşına bizim bina önünden yalvarıyordu. Kız da "Yetti artık, kaç kere konuştuk, kaç kere söz verdin. Bitti" diyordu. Genç eleman 1 saat kadar cep telden, kapı zilinden falan tırmaladı ama sarhoş olmasına rağmen öyle bağarma, biryerleri vurma-kırma gibi şeyler yapmadı. Bir başka olayda da gündüz vakti sokak ortasında herif eşini koşup yakalayıp baya bir yüksek sesli tartışmışlardı. Tabi devamını izleyemedim, geçiyordum-gördüm. Evli olduklarını da şu sebeple biliyorum bizim semtin elemanları. Evvelce bir çok kereler ailecek sokakta, topultaşıma araçlarında, alış-veriş mekanlarında görmüşlüğüm var yani. Bunun yanı sıra bizdeki gibi ağbi,dayı,amca,yenge,teyze vb. gibi sıfatları tanımadıklarına asla kullanmıyorlar. Beyefendi, hanımafendi şeklide hep. Tabi 20'li yaşlar ve altında durum değişmiş olabilir. Olabilir diyorum çünki lise çağlarında çocuklardan sokakta yürürken falan çoğunlukla klasik 2 argo(küfürlü) kelimeyi kendi aralarında sohbette duyabiliyorsunuz. Bunlardan birisi de çok ilginç "Kurrrva"
diyorlar. Bazı arkadaşlara bizde "kurbağa" deriz şu hayvana dediğimde acayip gülmüşlerdi zamanında. Bunun da evvelinde benim ufaklıkla sağda-solda gezerken vs. kurbağa resmi, kendisi, oyuncağı falan gördüğümde ben "Bak bu kurbağa" derdim ve etrafta zaman zaman bana bakan birilerini yakalardım mesela
Ne bileyim arkadaş adamlar benim kurrva dediğimi sandıklarını.
INSTAGRAM :
https://www.instagram.com/ciddiyibiri/ -
flickr adresimiz -
https://www.flickr.com/groups/m43turkiye/ -
flickr kullanımına dair faydalı bilgiler -
viewtopic.php?f=10&t=32 - Kişisel flickr :
https://flickrock.com/ciddi -
B L O G U M http://fotoptik.blogspot.com-
Ekipmanlarım : E-P5 , OM-D E-M10 - 14-42mm. R II, 14-150 II, 25mm. F1.8, 60mm. F2.8 makro (Vivitar 75-205mm. tele, Olympus OM 50mm. F1.8, Carl Zeiss Jena 135mm. F3.5, Helios 44M-6 58mm. F2.0)
-
Tamrac Velocity 5766 çanta , Transcend TS RDF8K USB3.0 kart okuyucu, Sandisk SDHC UHS-I 45mb/s kart , Manfrotto PIXI mini tripod