Kişisel blog açma dersi - Bir blogum olsun !..

Diğer fotoğraf arşivleme ve düzenleme yazılımları hakkında güncellemeler, yeni programlar, sorunlar ve çözümleri...

Moderatörler: biunlu, Esat Sanlav, Ubeyd

Kullanıcı avatarı
Razer
Üye
Mesajlar: 181
Kayıt: Cmt Oca 06, 2018 8:47 pm

Re: Kişisel blog açma dersi - Bir blogum olsun !..

Mesajgönderen Razer » Cum Nis 06, 2018 2:17 am

İsteyen arkadaşlar olursa özel mesajdan web sitemi yazabilirim. Maksat reklam olmasın. :)
Web Sitem: Japonya Notları
Flickr Adresim: GC
Gövde: Olympus M43
Lens: 17mm, 14-45mm

Kullanıcı avatarı
ciddibiri
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 9050
Kayıt: Pzt Nis 06, 2015 6:57 pm
İletişim:

Re: Kişisel blog açma dersi - Bir blogum olsun !..

Mesajgönderen ciddibiri » Cum Nis 06, 2018 3:16 am

Razer yazdı:İsteyen arkadaşlar olursa özel mesajdan web sitemi yazabilirim. Maksat reklam olmasın. :)

Hehe olsun yahu, kasten-alenen ve apaçık reklam olsun. Yazın adresi imzanıza falan da... Ticari şirket misiniz ki siz ? Yoo, vatandaşa bir gıdım katkımız olmayacak ise bu forum niye var ?
INSTAGRAM : https://www.instagram.com/ciddiyibiri/ - flickr adresimiz - https://www.flickr.com/groups/m43turkiye/ - flickr kullanımına dair faydalı bilgiler - viewtopic.php?f=10&t=32 - Kişisel flickr : https://flickrock.com/ciddi - B L O G U M http://fotoptik.blogspot.com
-
Ekipmanlarım : E-P5 , OM-D E-M10 - 14-42mm. R II, 14-150 II, 25mm. F1.8, 60mm. F2.8 makro (Vivitar 75-205mm. tele, Olympus OM 50mm. F1.8, Carl Zeiss Jena 135mm. F3.5, Helios 44M-6 58mm. F2.0)
-
Tamrac Velocity 5766 çanta , Transcend TS RDF8K USB3.0 kart okuyucu, Sandisk SDHC UHS-I 45mb/s kart , Manfrotto PIXI mini tripod

Kullanıcı avatarı
Razer
Üye
Mesajlar: 181
Kayıt: Cmt Oca 06, 2018 8:47 pm

Re: Kişisel blog açma dersi - Bir blogum olsun !..

Mesajgönderen Razer » Cmt Nis 07, 2018 12:16 pm

ciddibiri yazdı:
Razer yazdı:İsteyen arkadaşlar olursa özel mesajdan web sitemi yazabilirim. Maksat reklam olmasın. :)

Hehe olsun yahu, kasten-alenen ve apaçık reklam olsun. Yazın adresi imzanıza falan da... Ticari şirket misiniz ki siz ? Yoo, vatandaşa bir gıdım katkımız olmayacak ise bu forum niye var ?


İmzama ekledim. Konu itibariyle belki birkaç kişinin ilgisini çekebilir. Faydalı olabiliyorsak ne ala.
Web Sitem: Japonya Notları
Flickr Adresim: GC
Gövde: Olympus M43
Lens: 17mm, 14-45mm

Kullanıcı avatarı
webbie
Müdavim Üye
Mesajlar: 400
Kayıt: Pzt Şub 12, 2018 11:46 am
Konum: Eskişehir

Re: Kişisel blog açma dersi - Bir blogum olsun !..

Mesajgönderen webbie » Prş Haz 21, 2018 9:28 am

Mesleğimin bir parçası olduğundan, çok özet geçerek yazacağım ve umarım eleştirilerimin kötü niyetli olduğu düşünülmez.

Blog yazarak para kazanma devri, en azından bunu bir meslek olarak sürdürme devri geride kaldı. Kazananlar yok değil, ama eskisi kadar çok insan ve eskisi kadar çok para yok, çünkü herkes bu tür para kazanma kapılarının peşine düştü ve interneti tam bir "Blog Çöplüğü" haline getirdi.

Hedefiniz olan "Adsense" ya da "Criteo" gibi reklamverenler eskiye nazaran hem çok daha seçici hem de çok düşük ücretler ödüyorlar. Hele ki blog dili İngilizce değilse, işiniz iyice zorlaşıyor. Size şöye bir bilgi vereyim, siz neden bu durumun oluştuğunu düşünün; Tıklanan ve ilgili e-ticaret sitesine yönlenen her 100 kişiden 4 tanesi (Ekonomik kriz olmadığı zamanlarda geçerli) satın alma işlemi gerçekleştiriyor. Yani internet reklamcılığının verimi çok düşük, ki büyük firmalar bir süredir internet reklamlarının gerekli olup olmadığı kafa patlatmaya başlamış durumdalar.

Diyelim ki, Adsense ya da Criteo'dan reklam alabildiniz, bu sefer de sitenize giren "Tekil ziyaretçi" önem kazanacak, yani sitenize 10.000 kişi girmiş görünse de, aslında tekil ziyaretçi sayınız bunun çok altında olacaktır. Ben ortalama bir günde m43turkiye.com sitesinde 10 kere giriş çıkış yapıyorum, ki bazı durumlarda bu sayı 100'e kadar ulaşabiliyor. Benim gibi 100 kişi giriş yapsa, alın size 10.000 giriş. İşte bu rakam reklamverenler için anlam ifade etmiyor. Onlar için ben 1 giriş anlamına geliyorum.

Peki, ne yapabilirsiniz?

Aklıma gelen 2 hızlı çözüm var;

1- Hırs yapıp, peşini de bırakmayacaksanız blog işine girişin ve en az 1 yıl rutin olarak içerik girişi sağlayın. Ancak burada dikkat etmeniz gereken temel kural, düzenli şekilde içerik girişi yapmanızdır. Yani bir gün 2 tane, ikinci gün 3 tane ve üçüncü gün hiç içerik girişi yapmıyorsanız 2 önemli sorunlar karşılaşırsınız.
a- Google botlar, sitenizi takip etmekte ve indekslemekte isteksizleşir çünkü rutin giriş yapmadığınızdan dolayı ne zaman gelip tarama yapacakları konusu onlar için sorun oluşturur. Bu durum da sizin Google sıralamasında gerilere gitmenize neden olur.
b- İçerik okumaya gelen adam bir gün çok güzel içerikler görürken, ikinci ve üçüncü gün hiçbir değişiklik görmezse, dördüncü kendisine yeni bir okuma alanı aramaya başlar. Bu da okuyucu sadakatinizi ciddi bir şekilde etkiler.

2- Yine hırs yapıp, Adsense ve Criteo gibi firmalarla boğuşup rezil olmaktansa, spesifik bir alanda içerikler hazırlayıp, o alanda iş yapan firmaların dikkatini çekmeye çalışabilir ve onların ürünlerinin/firmalarının reklamını yapabilirsiniz. Hani şu inceleme siteleri var ya, işte onlar gibi...
Ancak, inceleme işi biraz karışık ve can sıkıcı olabilir. Yurtdışında sıklıkla gördüğümüz, blogger ya da vlogger tarafından incelenen ürünler o kişiye hediye edilmiyor ve özel bir sözleşme ile veriliyor. Yani firma diyor ki "Biz sana bu ürünü verdik ama canımız isterse geri alırız; sakın ola satmayasın!" Bu şekilde flashdisk incelemesi yapan biri Amerika'da efsane olmuştu, çünkü çocuğa gönderilen binlerce flashdisk firmalar tarafından geri talep edilmemiş ama çocuk da satamadığı için evin heryeri flashdisk olmuştu.
Eğer ikinci şekilde bir hedefe sahip olursanız, Adsense ve diğer reklam işlerinden çok daha temiz, çok daha düzenli ve zevkli işler çıkarabilirsiniz. Ancak bunun için de hedefi doğru belirlemeniz gerekir. Örnek vermek gerekirse; Bu tür bir iş için Samsung markasını hedef belirlemek olumlu sonuç verebilirken, Sony hiçbir anlam taşımaz çünkü biri pazarlamaya, diğeri ürün kalitesine odaklanmıştır.

Gelelim altyapı konusuna...

Ben Blogspot ya da Blogger yerine, el emeği göz nuru bir Wordpress sitesinin her zaman daha özgür ve geliştirilebilir olacağına inanıyorum. Tamamen size ait olacak bir site, size kullanmanız için ödünç verilen bir siteye nazaran daha geliştirilebilir olacaktır. Wordpress şu anda milyonlarca ve firma tarafından kullanılmaktadır. Size ilginç gelecek ama Facebook bile temelde Wordpress'tir. Tabii üzerinden o kadar çok yazılımcı ve kod geçmiştir ki, Wordpress'in yaratıcıları bile artık o altyapıyı tanıyamazlar.

Peki, Wordpress'i kurdunuz ve siteniz popülerleşmeye başladı. Bu durumda sorunlarınız yeni başladı demektir, çünkü siz başlangıçta 30-40 liralık bir barındırma planı satın almıştınız ama o plan da aynı anda 100 kişi girdiğinde sitenin sunucuyu şişrmesine neden oluyor ve bu da sizin hosting firmasıyla aranızın açılmasına neden oluyor. Böyle bir durumda, blogunuzda gelecek görüyorsanız, dükkanı büyütmek zorundasınız. Daha pahalı, daha ciddi bir barındırma planına geçip, işinize daha çok sarılmalısınız.

Ayrıca, gözden kaçırmamanız gereken bir diğer nokta, Y Kuşağı (2000 yılı sonrası doğanlar bu şekilde adlandırılıyordu sanırım) büyük oranda hedef kitleniz olmalı, çünkü tüketim konusunda bize göre (Maalesef bu yıl bu hayatta 40. yılımı doldurdum) çok daha bonkörler. Ancak bu kitle ile ilgili yaşayacağınız sorunların başında, okumayı çok sevmiyor olmaları gelecek. Bu nedenle, her ne yazarsanız o yazdığınız konunun videosunu da çekmeye çalışın. Hedef kitleniz büyük oranda video seyrederek öğrenen bir kitle olacağından, bu davranış elinizi Youtube tarafında da güçlendirecektir.

Konu çok uzun olduğundan ve ben de kendi işlerimle ilgilenmek zorunda olduğumdan, kısa keseceğim...

Şimdilik özet;

- Wordpress kullanın.
- Sitenizde en fazla (Beyazla birlikte) 3 renk kullanın.
- SEO kurallarına, amatörce bile olsa dikkat edin ama asla Black Hat SEO yapmaya kalkmayın.
- İçeriklerinizi düzenli şekilde girin.
- Her içeriğiniz mutlaka yoruma açık olsun, çünkü asıl değerli olan sizin monolog yapmanız değil, ortaya çıkan diyalogdur. Forumlar bu nedenle daha başarılıdır.
- Spesifik bir konu belirleyin. Yani, eğer Türkçe bir blog hazırlayacaksanız Olympus aynası fotoğraf makineleri dışına çıkmayın ama İngilizce hazırlayacaksanız, OM-D E-M1 tek başına süper bir konu olur.
- Video artık yazıdan daha değerli. Bunu bir kenara not edin.
- Hazırlayacağınız tüm videoları, mutlaka Youtube'da barındırın. Bir de bakmışsınız, oradan gelen para evinizin geçimini sağlar olmuş.
- İnceleme yapacaksanız, mutlaka doğruyu söyleyin. Klasik Türk Esnafı olmaktan uzaklaşıp, okuyucu sadakatine odaklanın.

Şimdilik bu kadar. Sormak istediğiniz herhangi birşey olursa, cevaplamak isterim...

Kullanıcı avatarı
karadagyan
Üye Budur
Mesajlar: 2548
Kayıt: Pzt Tem 06, 2015 12:51 am

Re: Kişisel blog açma dersi - Bir blogum olsun !..

Mesajgönderen karadagyan » Prş Haz 21, 2018 11:38 am

webbie yazdı:Mesleğimin bir parçası olduğundan, çok özet geçerek yazacağım ve umarım eleştirilerimin kötü niyetli olduğu düşünülmez.

Blog yazarak para kazanma devri, en azından bunu bir meslek olarak sürdürme devri geride kaldı. Kazananlar yok değil, ama eskisi kadar çok insan ve eskisi kadar çok para yok, çünkü herkes bu tür para kazanma kapılarının peşine düştü ve interneti tam bir "Blog Çöplüğü" haline getirdi.

Hedefiniz olan "Adsense" ya da "Criteo" gibi reklamverenler eskiye nazaran hem çok daha seçici hem de çok düşük ücretler ödüyorlar. Hele ki blog dili İngilizce değilse, işiniz iyice zorlaşıyor. Size şöye bir bilgi vereyim, siz neden bu durumun oluştuğunu düşünün; Tıklanan ve ilgili e-ticaret sitesine yönlenen her 100 kişiden 4 tanesi (Ekonomik kriz olmadığı zamanlarda geçerli) satın alma işlemi gerçekleştiriyor. Yani internet reklamcılığının verimi çok düşük, ki büyük firmalar bir süredir internet reklamlarının gerekli olup olmadığı kafa patlatmaya başlamış durumdalar.

Diyelim ki, Adsense ya da Criteo'dan reklam alabildiniz, bu sefer de sitenize giren "Tekil ziyaretçi" önem kazanacak, yani sitenize 10.000 kişi girmiş görünse de, aslında tekil ziyaretçi sayınız bunun çok altında olacaktır. Ben ortalama bir günde m43turkiye.com sitesinde 10 kere giriş çıkış yapıyorum, ki bazı durumlarda bu sayı 100'e kadar ulaşabiliyor. Benim gibi 100 kişi giriş yapsa, alın size 10.000 giriş. İşte bu rakam reklamverenler için anlam ifade etmiyor. Onlar için ben 1 giriş anlamına geliyorum.

Peki, ne yapabilirsiniz?

Aklıma gelen 2 hızlı çözüm var;

1- Hırs yapıp, peşini de bırakmayacaksanız blog işine girişin ve en az 1 yıl rutin olarak içerik girişi sağlayın. Ancak burada dikkat etmeniz gereken temel kural, düzenli şekilde içerik girişi yapmanızdır. Yani bir gün 2 tane, ikinci gün 3 tane ve üçüncü gün hiç içerik girişi yapmıyorsanız 2 önemli sorunlar karşılaşırsınız.
a- Google botlar, sitenizi takip etmekte ve indekslemekte isteksizleşir çünkü rutin giriş yapmadığınızdan dolayı ne zaman gelip tarama yapacakları konusu onlar için sorun oluşturur. Bu durum da sizin Google sıralamasında gerilere gitmenize neden olur.
b- İçerik okumaya gelen adam bir gün çok güzel içerikler görürken, ikinci ve üçüncü gün hiçbir değişiklik görmezse, dördüncü kendisine yeni bir okuma alanı aramaya başlar. Bu da okuyucu sadakatinizi ciddi bir şekilde etkiler.

2- Yine hırs yapıp, Adsense ve Criteo gibi firmalarla boğuşup rezil olmaktansa, spesifik bir alanda içerikler hazırlayıp, o alanda iş yapan firmaların dikkatini çekmeye çalışabilir ve onların ürünlerinin/firmalarının reklamını yapabilirsiniz. Hani şu inceleme siteleri var ya, işte onlar gibi...
Ancak, inceleme işi biraz karışık ve can sıkıcı olabilir. Yurtdışında sıklıkla gördüğümüz, blogger ya da vlogger tarafından incelenen ürünler o kişiye hediye edilmiyor ve özel bir sözleşme ile veriliyor. Yani firma diyor ki "Biz sana bu ürünü verdik ama canımız isterse geri alırız; sakın ola satmayasın!" Bu şekilde flashdisk incelemesi yapan biri Amerika'da efsane olmuştu, çünkü çocuğa gönderilen binlerce flashdisk firmalar tarafından geri talep edilmemiş ama çocuk da satamadığı için evin heryeri flashdisk olmuştu.
Eğer ikinci şekilde bir hedefe sahip olursanız, Adsense ve diğer reklam işlerinden çok daha temiz, çok daha düzenli ve zevkli işler çıkarabilirsiniz. Ancak bunun için de hedefi doğru belirlemeniz gerekir. Örnek vermek gerekirse; Bu tür bir iş için Samsung markasını hedef belirlemek olumlu sonuç verebilirken, Sony hiçbir anlam taşımaz çünkü biri pazarlamaya, diğeri ürün kalitesine odaklanmıştır.

Gelelim altyapı konusuna...

Ben Blogspot ya da Blogger yerine, el emeği göz nuru bir Wordpress sitesinin her zaman daha özgür ve geliştirilebilir olacağına inanıyorum. Tamamen size ait olacak bir site, size kullanmanız için ödünç verilen bir siteye nazaran daha geliştirilebilir olacaktır. Wordpress şu anda milyonlarca ve firma tarafından kullanılmaktadır. Size ilginç gelecek ama Facebook bile temelde Wordpress'tir. Tabii üzerinden o kadar çok yazılımcı ve kod geçmiştir ki, Wordpress'in yaratıcıları bile artık o altyapıyı tanıyamazlar.

Peki, Wordpress'i kurdunuz ve siteniz popülerleşmeye başladı. Bu durumda sorunlarınız yeni başladı demektir, çünkü siz başlangıçta 30-40 liralık bir barındırma planı satın almıştınız ama o plan da aynı anda 100 kişi girdiğinde sitenin sunucuyu şişrmesine neden oluyor ve bu da sizin hosting firmasıyla aranızın açılmasına neden oluyor. Böyle bir durumda, blogunuzda gelecek görüyorsanız, dükkanı büyütmek zorundasınız. Daha pahalı, daha ciddi bir barındırma planına geçip, işinize daha çok sarılmalısınız.

Ayrıca, gözden kaçırmamanız gereken bir diğer nokta, Y Kuşağı (2000 yılı sonrası doğanlar bu şekilde adlandırılıyordu sanırım) büyük oranda hedef kitleniz olmalı, çünkü tüketim konusunda bize göre (Maalesef bu yıl bu hayatta 40. yılımı doldurdum) çok daha bonkörler. Ancak bu kitle ile ilgili yaşayacağınız sorunların başında, okumayı çok sevmiyor olmaları gelecek. Bu nedenle, her ne yazarsanız o yazdığınız konunun videosunu da çekmeye çalışın. Hedef kitleniz büyük oranda video seyrederek öğrenen bir kitle olacağından, bu davranış elinizi Youtube tarafında da güçlendirecektir.

Konu çok uzun olduğundan ve ben de kendi işlerimle ilgilenmek zorunda olduğumdan, kısa keseceğim...

Şimdilik özet;

- Wordpress kullanın.
- Sitenizde en fazla (Beyazla birlikte) 3 renk kullanın.
- SEO kurallarına, amatörce bile olsa dikkat edin ama asla Black Hat SEO yapmaya kalkmayın.
- İçeriklerinizi düzenli şekilde girin.
- Her içeriğiniz mutlaka yoruma açık olsun, çünkü asıl değerli olan sizin monolog yapmanız değil, ortaya çıkan diyalogdur. Forumlar bu nedenle daha başarılıdır.
- Spesifik bir konu belirleyin. Yani, eğer Türkçe bir blog hazırlayacaksanız Olympus aynası fotoğraf makineleri dışına çıkmayın ama İngilizce hazırlayacaksanız, OM-D E-M1 tek başına süper bir konu olur.
- Video artık yazıdan daha değerli. Bunu bir kenara not edin.
- Hazırlayacağınız tüm videoları, mutlaka Youtube'da barındırın. Bir de bakmışsınız, oradan gelen para evinizin geçimini sağlar olmuş.
- İnceleme yapacaksanız, mutlaka doğruyu söyleyin. Klasik Türk Esnafı olmaktan uzaklaşıp, okuyucu sadakatine odaklanın.

Şimdilik bu kadar. Sormak istediğiniz herhangi birşey olursa, cevaplamak isterim...
Elinize sağlık hocam. Zevkle okudum. Ünsal Oskay'ın Yıkanmak İstemeyen Cocuklar Olalım kitabında bir bilgi vardı rakamları tam olarak hatırlamıyorum ama ABD kurulduğunda Missisipi nehri boyunca gidip gelen buharlı vapurlar günlük olarak 100-150 farklı isimde gazeteyi Abd halkına ulastırırmıs. Dikatinizi çekecegim 100-150 dedim. Belki cok daha fazla! Çünkü nehir boyunda bulunan her kent,kasaba kendi yerel gazetesini çıkartır ve buharlı gemilerle ABD yi bastan asagı dolasır, böylece Amerikan toplumu koca bir ulkede birbirinden haberdar olurdu. Artık gazetecilik biçim degistirdi. Mesela Fanatik sadece spor gazetesi ( 20 sene falan oldu hadi 25 sene olsun ) simdi de reklamsız gazeteler yada sadece ekonomi gazetesi vs ortaya çiktı. Birkac on yıldır ABD de var tabi ama suan hızlandı bu süreç. Artık herseyi icinde tasıyan gazeteler olmayacak. Belli bir konu hakkında yazan gazeteler olacak ve reklamsız, abonelik üzerine kurulu. Netfilix gibi. İçerigi okuyucu sececek.. Bunun da türkce karsığı NİŞ yayıncılık. Blog, web sitesi gibi niyeti olanlar bu NİŞ yayıncılığı arastirmalılar. Mesela benim aklıma .gelen bir fikir var ama sadece fikir, zamanım olsa denerdim. Traktörüm isminde bir web sayfası örneğin. Traktörler ile ilgili kullanıcı yorumları, videoları vs gibi. Biraz komik bir fikir değil mi ? Ama NİŞ yayıncılık denen sey bu ve dünyanın gittiği yön burada. Traktörün motoru, aksı, lastigi, yağı, suyu,kasası,damperi vs bunlar lego gibi birlesiyor. Bunun dolaylı etkisi tarlalar, gübreler,seralar, ilclar,kimyasallar,ekim dikim, hasat,ürün,pazar derken aslında tarım genelinde traktör özelinde bir sayfa olusuyor. İki.motor yağı firmasından, 3 lastik üreticisinden, 2 traktör markasından reklam kapsan yeter ;)
olympus 12-40 pro,40-150pro,60mm makro,17mm f2.8,45mm f1.8vs vs em1,em5,em10,em5mii,ep5 ...hepsini kullandım...
esekherifhakareti

Kullanıcı avatarı
webbie
Müdavim Üye
Mesajlar: 400
Kayıt: Pzt Şub 12, 2018 11:46 am
Konum: Eskişehir

Re: Kişisel blog açma dersi - Bir blogum olsun !..

Mesajgönderen webbie » Prş Haz 21, 2018 11:50 am

Sevgili karadagyan, anlatmak istediğim tam da buydu işte. Türkiye gibi bir ülkede, ki 80 milyona yakın nüfusuyla ciddi bir tüketim ekonomisidir aslında, spesifik konularda yayın yapmak mümkündür.

Artık şöyle bir gerçek var;
Google'da "Fotoğrafçılık" kelimesi ile arama yaptığınızda 17 milyon; "Fotoğraf blogu" kelime öbeği ile aram yaptığınızda "16 milyon" sonuç çıkıyor.
Bu sonuçların bin tanesinden bir tanesi fotoğrafçılıkla gerçek anlamda ilgili olsa bile, 15 binin üzerinde rakip var demektir. Her 10 bin tanesinden bir tanesi fotoğrafçılıkla ilgili olsa, 1.500 rakip demektir. Yani rekabetin çok yüksek olması demektir.

Aynı aramayı "Olympus OM-D E-M1 İncelemesi" (Tırnak içerisinde yazarsanız) şeklinde arama yaptığınızda, karşınızda çıkan sonuç 5 tane oluyor ve tırnak işaretlerini kaldırdığınızda 57 bin tane oluyor.

Özetle; hedefi çok geniş tutmak demek, çok fazla rekabetin ortasına düşmek ve sonucunda da yüksek ihtimalle hüsrana uğramak demek olacaktır.

Kullanıcı avatarı
ciddibiri
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 9050
Kayıt: Pzt Nis 06, 2015 6:57 pm
İletişim:

Re: Kişisel blog açma dersi - Bir blogum olsun !..

Mesajgönderen ciddibiri » Cmt May 30, 2020 4:51 pm

Blog veya site olayı ille yada tek para kazanma temeline dayalı olmamalı. Benim gbi bir çok fotoğraf hobisti 10'larca senedir %100 bu hobisine para harcayıp zerre geri kazanımda bulunmuyordur diye düşünüyorum. Bu yayıncılıkta eğer kişi kendisine tarafsız, oebjektif ve de yeni bir şeyler üretebilen olarak görüyor ise bunları paylaşması bile bana göre kişisel olarak üreten birisi olmak açısından faydalıdır. Ayrıca burada ortamımızın temeli fotoğraf olsa bile becerebilen arkadşlar için olay fotoğraf ile birlikte başlayıp, birlikte sürüp başka alanlarda da genişleyebilir. Benim 13-14 yıl önce açtığım blogumda amacım o zamanlar Türkçe çok az kaynak olması nedeni ile program tanıtıp indirme linkleri ve ekran görüntülerini paylaşmaktı mesela. Zaman içerisinde düşüncelerimi, fotoğraf hobisi ile öğrenip keşfettiklerimi paylaşacağım 2 farklı blog daha açtım. Hiçbirisinde para kazanmak asla hedefim değildi. Hep sonradan para konusuna dikkat eden biri olduğumdan :) Atı alan Bisküvidar'ı geçince ben "Aaa para !" der gibi yolda para bulmuşum gibi olmuşumdur :) Fakat bu yaptıklarımdan para kazanamadığım için de hiç küsmedim. Arkadaşlarıma da blog falan açtım mesela. Tee 10 sene evvel açtığım(ız) bloglar duruyor. Kimi arkadaşlarım aramızdan ayrıldı, blogundaki fotoğrafları ve şiirleri halen ulaşılabilir durumda O'ndan kendisini tanıyanlara kalmış müthiş değerli birer hazine gibiler. Hatta ailesinden bana ulaşıp "Sen blog yapıyordun, fotoğraflarını çekip, şiirlerini koyuyordun, elinde var mı foto ve şiirleri bize verir misin ?" diye sormuşlardı ve ben de vermiştim de fiziksel olarak da elimdekileri.

Ben ömrüm boyunca kendi çocukluğuma ait olarak da, işte dedemdir, ninemdir bilmem kim ise hep onlara ait birkaç hikayeyi çocuklarından dinleyerek bu insanlar hakkında çok az bilgiler edinebildim. Sonra bakıyorum mesela benim kendi annem-babam da 65-70'lerinde bir asır geçmiş hani nerede ise arkadaş bu insanlar sevdi mi, aşık oldu mu, ne bileyim işte ne sebepler ile nelere üzüldüler, nelere sevindiler, hayattan neler öğrendiler vs. ancak işte ne bileyim 20'imde, 23-35'imde böyle ola ki dili çözülsün de nasihat çekecek vakit de olsun da o aralarda söyledikleri birkaç "replik" gibi ifadeler. Onlar da bunları sanki ya ebeveynlerinden duymuş da aynını söylüyorlar yada işte yaşadıkları zaman içinde çevrelerinden işittikleri şeyler. Kendi şahsiyetleri yok. Tanıyamamışsın mesela dedeni, nineni, anneni-babanı bile. İnternette yaymaya gerek yok. İnsanlık kaç binlerce yıl evvel mağara duvarnıa niye resimler yaptı ? Niye taşlara çivi yazıları yazdı ? Seni bundan alıkoyan şey ne olabilir bugün ? Benim temel hedefim işte zaten bu. Beni birkaç özel günde birkaç sefer konuştuğum birkaç kişi bilmesin. Ben imkan varken kendim kendimi anlatmaya, ifade etmeye çalışayım. Bir nevi 19xx - 20xx zaman aralığında bu kişi bu Dünya'ya gelmiş ve şöyle biriymiş iştenin o hayatın sahibi tarafından üretilmiş ve bırakılmış kanıtı.


En son ciddibiri tarafından Cmt May 30, 2020 4:51 pm tarihinde darbelendi.
INSTAGRAM : https://www.instagram.com/ciddiyibiri/ - flickr adresimiz - https://www.flickr.com/groups/m43turkiye/ - flickr kullanımına dair faydalı bilgiler - viewtopic.php?f=10&t=32 - Kişisel flickr : https://flickrock.com/ciddi - B L O G U M http://fotoptik.blogspot.com
-
Ekipmanlarım : E-P5 , OM-D E-M10 - 14-42mm. R II, 14-150 II, 25mm. F1.8, 60mm. F2.8 makro (Vivitar 75-205mm. tele, Olympus OM 50mm. F1.8, Carl Zeiss Jena 135mm. F3.5, Helios 44M-6 58mm. F2.0)
-
Tamrac Velocity 5766 çanta , Transcend TS RDF8K USB3.0 kart okuyucu, Sandisk SDHC UHS-I 45mb/s kart , Manfrotto PIXI mini tripod


“Corel Paintshop, Gimp, ACDSee, Zoner.photoStudio ve diğerleri” sayfasına dön

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir