İçindeki çocuğu öldürtme ! Başarabilmek ?

Felsefe ve edebiyat konularında paylaşımlar... Kafayı kullanın, yorun ve anadiliniz ile bunları paylaşın !.. m43 forum felsefe ve edebiyatı tavsiye eder !

Moderatörler: biunlu, Esat Sanlav, Ubeyd

Kullanıcı avatarı
ciddibiri
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 9050
Kayıt: Pzt Nis 06, 2015 6:57 pm
İletişim:

İçindeki çocuğu öldürtme ! Başarabilmek ?

Mesajgönderen ciddibiri » Pzt Haz 20, 2016 10:20 pm

Ben ömrümde şöyle bir şeye çok tanık oldum. İlk önce şu evlilik programlarından gireyim konuya :shock: . Hani bu programlarda Cem Yılmaz'ın bile dikkatini çeken "Üstüne yapma" olayı vardır. Kadınlarımız hep bi üstüne yapan adam aramaktadırlar, öyle bir fantezileri var :mrgreen: Bununla ilintili olarak ben de hayallerimin peşinden gitmeye kalktığımda hep ortaokuldan taa askere gidene kadar annemden mesela "Doğru-düzgün bir şeyin peşinden git, kızlar paran yoksa ne yapsın seni" türünden nasihatler duydum. Sonra hangi büyük ve önemli şahıs demiş ise "En büyük aşk 2 yıl sürüyormuş, saygı var ise ilişki daha uzun sürüyormuş" diye bir lafı da zaman içerisinde bu iki ana ders etrafında geliştirilmiş farklı versiyonlarını yakın arkadaşlarımın annelerinden falan da duydum defalarca. Gerek kendi evlatları için ve gerekse evladı göbi gördükleri benim için bu nasihatlerde pek çok kez bulunmuşlardır. Allah rahmet eylesin bu konu ile birlikte arkadaşımın annesini de hatırlamış oldum. Kadıncağız ne zaman oğlu ile birlikte biryerlere gidecek olsak, fotoğraf, bilgisayar, spor (halı saha, basketbol ve masa tenisi) yapmaya gidecek olsak hemen ikimizi birden yakalamışken bu maddi durum temelinde evliliğin garantisi anlamında nasihatler verirdi. E biraz da geçkin sayılacak yaşlara da gelmiştik :lol: o yaşlardaki anne-babalarımız için tabi. Haliyle mürvetimizi görmek istediklerinden de daha sık duyuyorduk. Zaten kadıncağız ne kendi evladının ne benimkini göremedi. Bir diğer arkadaşımın annesinden de kopyala-yapıştır yapmış gibi aynı şeyleri defalarca duydum. Bir de hayatın edebi, işte ne bileyim gerçek yaşamda hep sözde erkekler hiç duygusal- hassas değil, zaten de hani çocukluktan beri mekanikti tamirdi böyle şeylere ilgi duyarlar ama kızlar ise daha çok insan ilişkileri ve duygularla ilgilidirler diye bir hikaye döner döner durmak bilmez. O ise ben gerçek hayatta bu hikayeye uyan kadın çok az ama erkek çok daha fazla gördüm. Tabi belki toplumsal yapının, kültürel kalıpların kadına biçtiği roller gereği kadınlar özellikle ergenlik dönemlerinde erkekler kadar özgür bırakılamadıklarından içlerindeki çocuk çok erken ruh ve zihinlerinin derinliklerine bastırılıyor ! Belki orada bir karanlık yada gölgede saklı tutuluyor mecburen ve bu nedenle olabilir. Ben hayatımda maddi durumunun, işinin ve toplumsal statünün ilk tercih nedeni olmadığını düşünen-bilen ve bunu gösteren-hissettiren 2 tane karşı cinsten insan tanıdım ömrümde. Bunların en önemli farkı benim yaşayıp-gördüğüm kadarı ile mesela bilinmeyen yarını garanti altına almaya çalışmak için hayatlarını/günlerini bir nevi korku ve tereddüt içinde geçirmeyip bugünü yaşamayı daha önemli görmeleridir ! Eğlenceli, içindeki çocuğun ölmediği yada derinlere gömülmediği, birlikte yaşıyor olmanın değerini ve keyfini çıkartabilinen insanlardır. Mesela 20-25 yaş aralığında birkaç tane ruhu 35-40'ında 2-3 çocuklu klasik şu evlenme programlarındaki kadınlarınkine ile denk bir çok kız da tanıdım. İlişki yaşadım demiyorum, kuzendir, arkadaşın arkadaşıdır vs. sohbet ortamlarında vs. böyle konular geçince görüyorsunuz işte. Böyleleri ile özel-yakın ilişki yaşamak da gri tonlu bir fotoğrafınıza bakmak gibi !.. Mesela sinemaya gitmenin bile ileriye dönük bir planın parçası olup bunun bir aşaması gibi görülmesi vardır onar tarafından. Böylece hem o "an" olarak tadı kaçırılan, kendisi için dahi keyif alınamayan bir etkinliğe çevirilir ve hem de olayın diğer aktörü olan sizin için. O ise operaya, baleye, tiyatroya gittiğim ve buralardaki gösteriyi izler iken olsun öncesi ve sonrasında olsun bu etkinliği paylaşmanın keyfini çıkartan insanlar da tanıdım. Bırakalım evliliği sizi bir erkek ve kendisini de bir kadın olarak farklı 2 tür gibi görmeyip insan ve arkadaş olarak görüp bu çerçevede yaşıyor olmanın farkındalık ile sizinle bu insanlığı paylaşabilenlerin yaşamlarına ve yaşamınıza renk, değer kattığına şahit oldum. Bu anlamda da günümüzde toplumumuzda kadın/erkek ayrımının çok daha keskin bir biçimde belirlenmesi, bu ayrımı araya uçurum koyacak biçimde değiştirmek istenmesi bence gelecek nesil kız/erkek evlatlarımız için oldukça zor yılların geleceğinin göstergesidir(Bu ayrı bir saptama oldu. Çok derin konu). Çocukluk hakkınca yaşanmadan bir insan gerçek anlamda olgun birey olamaz bence. Şahsım adına bazı çocukluk dönemi eksiklerim olduğunu düşünürüm ve hissederim zaman zaman. Hele ki insanın (diyorum ama herkes aynı olmayabilir tabi) kendi evladı olup da O'nun büyümesi aşamasında çocukken yaşayamayıp da bunu kendisi için büyük bir sorun haline getirmemek adına hatıralarının görünmez ve ışık dahi sızmaz derinliklerine atıp sakladığı neler neler ummadık bir anda önüne açılıveriyor !.. Mesela benim bisikletim olmadı, yaş olarak yakın 2 kardeştik, maddi durumlar sebebi ile 4-5-6 yaşlarında 1 tane 3 tekerli bisikletimiz vardı, sonra ortaokul yaşlarında yine 1 tane 2 tekerlekli bisikletimiz. Hep de yetki ağabeyimde olmuştur ve aşırı adaletsiz biçimde en çok o kullanmıştır. Yıllaaar yıllar sonra kendime 2 tekerlekli bisiklet alırken yaşadığım heyecan bisiklete binmeye başladığımda artık o çocuğun bu bedende yaşamadığını görüp bisiklete binmenin asla o zamanki çocukken yarım yamalak yaşayabildiğim, yaşayamadığım hazzı-keyfi yaşayamayacağımı görünce yok olup gitmişti ! Daha nice farklı detayda benzeri duygular yaşadım. Ne ise çok uzatmıyim(Biraz geç kalmadın mı ? der misiniz !) çocuk olmak, çocukluk dönemi bence bir insan için yaşamın en önemli ve değerli bölümüdür. İçerisine çocuk ruhunu yaşatmayan insan ile her türlü paylaşım ağır, zor ve renksizdir diye düşünüyorum.

Geçenlerde ders yapmak isteyen öğretmeninin oyuncaklarınızı kaldırın demesi ile oyunun O'na göre keyifli bir anında kesilmesinden hoşlanmayan 6 yaşındaki bir çocuktan "Yarın okula bomba koycam, çünki ben öğretmenimden hoşlanmıyorum" :lol: gibi bir cümle duyunca bu çocuğun hayalini duymak benim için hem komik hem de ilginç bir olay olmuştu. Sonra açıklayınca bomba kısmı gitti ve sadece "Ama yine de ben öğretmenimi sevmiyorum" kısmı kalmıştı ;)

Bu nedenlerle de mesela günümüzde görmek isteyenlerin gayet iyi görebileceği ama istemeyenlerin kör olduğu çocuk işçi, çocuk gelin, çocuk evlilikleri ( Türkiye'de 181 bin çocuk gelin var. 'Türkiye genelinde evlilikler 10 yaşına kadar iniyor'. 'Türkiye'de Her 3 Evlilikten Biri Çocuk Evliliği'.

Kod: Tümünü seç

Çocuk işçiliği Türkiye'de de yıllardır tartışılan bir konu. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TUİK) 2014 yılına ait İstatistiklerle Çocuk Bülteni'ne göre Türkiye'de nüfusun yüzde 29.4'ü yani 22 milyon 838 bin 482 kişi çocuk.

Kod: Tümünü seç

2016 yılında en az 18, son 3,5 yılda 194 çocuk işçi hayatını kaybetti

http://onedio.com/haber/disk-raporu-ve- ... miz-642897

Bence yeri geldi mi "Evlatlarım için canım feda" demesini, bunu deyip ama gerçekte yapmayan, yapamayan, bunun için savaşmayan anne-babaların evlatlarına yaptığı en büyük suç ve ihanettir onlara çocukluklarını yaşatmamaları. Bununla ilintili olarak da şunun da sorgulanması çok gereklidir. Hani hep "Allah rızkını da verir, bir kardeş daha yapın" formatı vardır ya, hatta tek çocuğu olanlara "başına kötü bir şey gelir ise ileride yaşınız da geçmiş olur çocuksuz kalırsınız" denildiğine bile şahit olmuşumdur ! Yani çocuk aslında bu kültürde "Benim ürettiğim, imal ettiğim ve bana ait olan, istediğim her türlü hakkın üzerinde olduğu bir eşyaymış gibi !!! Sonra "Dayak cennetten çıkmadır", çocuk olduğun için fikrinin sorulmaması aile içerisinde hemen hemen hiçbir konuda görüşünün alınmaması, hatta yeri geldiğinde "Sus, sen daha çocuksun, ne bileceksin ki, tecrüben ne" vb. gibi aşağılanıp küçük görülmeler...

Hep dillerde bir "Vatan haini, vatana ihanet" tanımlaması dolanır. O ise bence insana ihanet olmalıdır bu tanım ve de özellikle bu olayda tırnaktan(aile, anne-baba et ve tırnak gibidir misali ile) tepeye(her seviyeden yönetimde yetkisi olanlar) insana ihnet içerisindelerdir. Fakat, bu konu da öyle güzel yutturulmuştur ki "insan canı o kadar önemli değildir, toprak daha önemlidir ve yeri geldiğinde canını toprak için hiçe sayıp feda etmelisindir" gibi bir şey işlenir zihinlere. Sonra da bir yandan vatanının altı-üstü, madenleri, ormanları, toprakları satılıyor iken aynı anda, eş zamanlı olarak da senden vatan toprakları için canını feda etmen istenir !.. Mesela geçenlerde okuduğum bir haberde İtalyan'ların ülkemizde tarım arazileri alıp çok iyi de bakım yaparak çok iyi elmalar yetiştirdiklerini okumuştum. Bunları da direk paketleyip kendi halkına yolluyormuş ! Yine bir başka haberde de ülkemizin verimli tarım arazisi amacı ile Afrika'dan tarıma elverişli araziler kiralayacağını okudum ! ! ! :shock:
INSTAGRAM : https://www.instagram.com/ciddiyibiri/ - flickr adresimiz - https://www.flickr.com/groups/m43turkiye/ - flickr kullanımına dair faydalı bilgiler - viewtopic.php?f=10&t=32 - Kişisel flickr : https://flickrock.com/ciddi - B L O G U M http://fotoptik.blogspot.com
-
Ekipmanlarım : E-P5 , OM-D E-M10 - 14-42mm. R II, 14-150 II, 25mm. F1.8, 60mm. F2.8 makro (Vivitar 75-205mm. tele, Olympus OM 50mm. F1.8, Carl Zeiss Jena 135mm. F3.5, Helios 44M-6 58mm. F2.0)
-
Tamrac Velocity 5766 çanta , Transcend TS RDF8K USB3.0 kart okuyucu, Sandisk SDHC UHS-I 45mb/s kart , Manfrotto PIXI mini tripod

sgtab1
Sağlam Üye
Mesajlar: 838
Kayıt: Prş May 14, 2015 7:09 pm

Re: İçindeki çocuğu öldürtme ! Başarabilmek ?

Mesajgönderen sgtab1 » Çrş Haz 22, 2016 5:56 am

Ciddi bey ;

Yazdiginiz konu cok derin. Gozlemlemeleriniz ve hissetiklerinizi mizansel ve dusundurucu tarzda yazmaniz cok guzel
O kadar cok sey var ki yazacak ama ahhhhhh su filitrelerimiz ve duvarlarimiz yokmu dusuncelerimizde o asil en buyuk
sorun. Bu konulara girmeyeyim. Cok yuzeysel olarak sunu yazayim ; aile, egitim, toplum tarafindan bize enjekte
edilen dusunmemizi, arastirmamizi onleyen bir sistemin dislileri gibi olmamizi isteniyor. Dahasini yazarsam tartisma cikar
o yuzden daha ileri gitmeyeyim. :lol:
Olympus OM-D E-M5, Olympus M.Zuiko Digital ED 12-50mm f/3.5-6.3 EZ Lens.


Gecmiste yaptiklarimi geriye donup degisteremem, ama su anda ileriye yonelik her seyi hedefleyebilirim.

Kullanıcı avatarı
dgncsk
Sağlam Üye
Mesajlar: 747
Kayıt: Cum May 15, 2015 10:08 am
Konum: Ankara
İletişim:

Re: İçindeki çocuğu öldürtme ! Başarabilmek ?

Mesajgönderen dgncsk » Çrş Haz 22, 2016 11:18 am

Aile en küçük topluluk tur ülke içinde. Aileler eksikse herhangi bir açıdan ülke eksiktir. Olan da bu. Sevgisiz saygısız ortak değerlerden uzak bencil bir toplum var artık.
"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir."

Kullanıcı avatarı
ciddibiri
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 9050
Kayıt: Pzt Nis 06, 2015 6:57 pm
İletişim:

Re: İçindeki çocuğu öldürtme ! Başarabilmek ?

Mesajgönderen ciddibiri » Cum Haz 24, 2016 12:28 pm

Biraz ekleme yapayım...
Şu "En büyük aşk 2 yıl sürüyormuş" lafı ile büyüklerin gençlere tecrübelerine dayanarak (sözde-lafta) ettiği bu nasihatte demek istedikleri : Boşver zaten 1-2 yıl sürecek bir saçmalığa vakit harcama sen, insan falan sevme, para sev, para kazan zaten otomatikman insanları da satın alıyorsun, daha bi mutlu olacaksın bak beni dinle !

Gibi bir yere çıkıyor. Bir de bu nasihatlerde hep ama hep kusur karşı taraftaymış gibi. Anne'ler (Ben hiç babalardan bu şekilde nasihat duymadım, söyleyen olduğunu arakdaş çevremden de duymadım) hep kendi evlatları mükemmel insan ve haricindeki herkes zarar verecek insan gibi görüyorlar.

Evvelce bir yazısı epey ilgi gören bir arkadaşın bizdeki çocuk yetiştirme tarzına dair bir yazısına rast geldim. Bunu da paylaşayım,
https://suyunrengi.wordpress.com/2015/0 ... irilmekte/
INSTAGRAM : https://www.instagram.com/ciddiyibiri/ - flickr adresimiz - https://www.flickr.com/groups/m43turkiye/ - flickr kullanımına dair faydalı bilgiler - viewtopic.php?f=10&t=32 - Kişisel flickr : https://flickrock.com/ciddi - B L O G U M http://fotoptik.blogspot.com
-
Ekipmanlarım : E-P5 , OM-D E-M10 - 14-42mm. R II, 14-150 II, 25mm. F1.8, 60mm. F2.8 makro (Vivitar 75-205mm. tele, Olympus OM 50mm. F1.8, Carl Zeiss Jena 135mm. F3.5, Helios 44M-6 58mm. F2.0)
-
Tamrac Velocity 5766 çanta , Transcend TS RDF8K USB3.0 kart okuyucu, Sandisk SDHC UHS-I 45mb/s kart , Manfrotto PIXI mini tripod

sgtab1
Sağlam Üye
Mesajlar: 838
Kayıt: Prş May 14, 2015 7:09 pm

Re: İçindeki çocuğu öldürtme ! Başarabilmek ?

Mesajgönderen sgtab1 » Cum Haz 24, 2016 6:05 pm

Cok guzel bir yazi . Hakli oldugu taraflarii cok fazla (% 90) tabi bu disiplinli egitimi almis toplumlar icin normal bir hayat tarzi. Japonya ve asya tarafi basarili olan bizim tarzimiz toplumlar da var. Disiplinli ama aileye duskun, aile de cocuklara cok duskun. Ailesi yardimci oluyor diye asla yan gelip yatmazlar. Oyle bir gurur var ki anlatilmaz yasanmasi gerekiyor.

Buna benzer Dogan Cuceloglu nun da bir yazisi var ;

http://www.dogancuceloglu.net/yazilar/4 ... -davranis/
Olympus OM-D E-M5, Olympus M.Zuiko Digital ED 12-50mm f/3.5-6.3 EZ Lens.


Gecmiste yaptiklarimi geriye donup degisteremem, ama su anda ileriye yonelik her seyi hedefleyebilirim.


“Felsefi ve Edebi konular” sayfasına dön

Kimler çevrimiçi

Bu forumu görüntüleyen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 5 misafir