İşte şimdi diyeceksin ki Gujikilim o da yanlış anlaşılacak
Gerçi olay bu isimle de çok alakalı değildir. TR'de servis anlayışı, müşteri memnuniyeti konuları her alanda kötü değil "çok kötü". Nadirdir böyle geneli kapsayan memnuniyet duyacağınız markalar. Hizmet sektörü olunca bir de insanların suyunu çıkartmak durumu olunca belki bunlar oluyor diye çalışanları da biraz anlayışla karşılayabiliriz "BELKİ". Benim yıllar önce yaşadığım bir hastahane vakası var. Sıradayız, ben tetanoz aşısı mı ne olacaktım, ufak bir şey idi. 10 kişi falan var. Saat de 16 falandı. Bir kadın kolu kırılmış 6-7 yaşlarında kızı ile geldi ve tabi hepimiz en öne aldık. Fakat alçıya alacak personel önümüzde başladı bağarmaya. "Benim mesaim bitti de, bu alçıyı 10 dakkaya alamam da, şu hastanın da işini yapıp çıkacağım, bana para mı veriyorsunuz yapınca"
O an herhalde herkes benim gördüğün gibi orada bir "insan" değil isim koyamadıkları iğrenç bir yaratığı izlediğini fark etmişlerdir. Adam dediği gibi giyindi çıktı ve gitti ! Ne ise mesai değişimiymiş 7-8 dakika sonra diğer eleman geldiydi. 8-9 sene evvelki bir olaydır bu. Ayrıca benim babam ve amcam da hastahaneden emeklidir. Çocukluğumdan beri hemen her döneminde hastahane ortamlarında çok uzun süreler bulunmuşumdur bu nedenle. Mesela 1980'lerde İstanbul/Sarıyer ilçesinde hastanede sıra-mıra olmazdı. O kadar sakin ve de huzurlu bir ortamdı ki hastaneler. Babam-amcam doktor falan değil ama insanlar birbirine karşı saygılı idi. Doktor bey diye seslenirlerdi olmadıkları halde. Güle-oynaya çalıştıklarını bilirim. Babamın mesai arkadaşları amcalar-teyzeler
bana eğlenceli mantık soruları sorarlardı falan. Yıllar sonra 6 yaş küçük kardeşim ile de gittiğimiz zamanlarda bu sefer ona sorarlardı. Aile gibiydi, hatta hastasıyla dahi aile gibiydiler. Çünki çevreden esnafı, her türden insanı hastahanedekileri tanırlardı. Sokağa çıktık mı, bir yerde yemek yedik mi onlarca kişi ile selamlaşır, hal-hatır sorulurdu. Gerçi bunun da yıllar sonra ilginç bir çıkar ilişkisi olduğunu görecektim !.. Ne zaman ki babam emekli oldu, o adım başı selam verip hal-hatır soranlar için sanki görünmezlik kılıfına büründük
Kaç kez başıma gelmiştir, babam herhangi bir iş için misal o çevreden tanıdığı nalbur, market, ne bileyim ayakkabıcı eczane vb. ihtiyaç olup da gitmemiz gerektiğinde demiştir "Bilmem kim bey'dir oranın sahibi, benden selam söyle sana yardımcı olur" gibisinden. Fakat gidip de dediğinde "O kim" diyen veya hiiiç umursamayanları da görünce artık bizim peder'in selamını taşımaktansa ben olması gerektiği ne ise çaktırmadan işimi göreyim demişimdir. Bu arada bir ilginç detay daha vereyim. Çok duyuldu, üzerine çok söylendi, bir dönem SSK'nın battığı veya çok işte sömürüldüğü. Bu dönemde de ben o kadar çok şahit oldum ki, hatta babam amcam ile çok ciddi kavga etmiştir. Sebep de şu, bu hastane personeli doktor-hasta arasında aracı olup başkalarının sağlık karneleri ile sigortasız insanları muayene ettirir, ilaçlarını yazdırır ve sigortalıymış gibi ilaçlarını da indirimli almalarını sağlarlardı. Çoğu yapardı. Hatta itşe bu babamın amcamla tartışması sonrası babam sağlık karnelerimizi bana emanet edip "Kimseye vermiyeceksin" diye tembihlemişti
Zaten hayatımda vermemiştim de o gün babamınkini görünce olayı daha iyi anlamıştım. Amcam almış kaç aydır ondaymış, bir sürü reçete
. Tabi bunları görünce ve akıl da erince insan düşünmeden edemiyor "Acaba bu yolla hastalardan para da alıyorlar mıydı" ! Olmaması mümkün mü canım sen de dersiniz herhalde. Bu olayın 1 kişinin 2-3 aylık dönemde sağlık karnesinde 20 kişiye yapıldığını düşünün. Bütün hastane peresonelini, bütün hastaneleri düşünün. Ne ise işte böyle de hizmet sektörüne dair bir gerçek bilgi vereyim dedim.