Valla öğretmenlik çok zor iş bence. İnsan ile uğraşmak bana göre Dünya'nın en zor işidir ki öğretmenler 20-30'arlık kaç sınıf ve henüz bir çok sosyal kuralı iplemeyen çocuklar ile çalışmak zorundalar. Ben okurken biz öğretmenlerimizden hani korkarcak kadar saygı duyardık. Benden sonra 15 yıl ufak kuzenlerimin okul zamanlarını anımsıyorum da taa o zaman zıvanadan çıkmıştı gençlik. Şimdi öğretmenlik sadece okul-sınıf içerisinde bu çocuklara bilgi vermenin ötesinde birlikte anlaşabilmenin bile çok zor olduğu bir dönemdir diye tahmin ediyorum.
Bir de hepsini geç, eğitimde Dünya standartlarının en dibindeymişiz ! Yani okul niye var, öğretmen niye var, bu çocuklar niye gidiyor !? Bu eğitimin seviyesi konusunda ben belki 10 senedir okur-duyar-dinlerim bu durumu da arkadaş 30 milyon anne-baba var ise "Evlatlarım için canım feda" demesini pek güzel bilen bu anne-babalar acaba hangi akla hizmet demez ki benim evladımı siz ziyan edin diye mi okula gönderiyoruz e ...... ! ? Neresi ise bu eğitim sistemini böyle yapan işte oraya. Demiyor !.. Çünki benim şunca Dünya ömrümden anladığım o ki bu bizlere canlarını feda edecek olan (sözde) anne-babalar için okul aslında bildiğin "Oh ulen kurtulduk çocuk(lar)dan 4-5 saat bari" yeri !.. Tahmin benimkisi, tahminim %80 öğrenci böyle bir durumda olduğundan ve bunu o çocuklar da fark ettiğinden okullar ilk önce anne-baba ilgisi, çocuğa değerli olduğunu hissettirmesi gerekenlerde olması gereken şekilde davranılmadıklarından okullar çocuklar için 1 iyi bilgi alıyor ise 5 pislik öğrenme ortamı olmuş !.. E bu çok mu kötü ? Elbette entrika, aldatma, sahtekarlık, yalan ve devamlılığı gibi beceriler de ileride çok işine yarayacak !.. Toplumda doğru ve dürüst kavramı artık olunabilecek en zavallı halin ifadesi için kullanılıyor. Bana bir arkadaşım bir keresinde "Benim arkadaş oğluna nasıl otobüse akbilsiz binilir, nasıl başkasının akbilini kullanırsın falan diye resmen öğretiyordu" demişti. Sen öğretmensin, çocuğa babası böyle şeyler öğretmiş ve diyorsun ki böyle şeyler yanlıştır hani hatta "haram" dır !
Günah-günah, Allah çarpar ! Hı-hıı tabi, öyle öğretmenim...
Bir şirketin bilgi işlem bölümünde ofiste çalışıyoruz. Şubede vardiyalı 4 kişiyiz bölümde. İşte kırtasiye ihtiyacı doğuyor merkeze bildiriyoruz, geliyor ertesi gün falan... Bir keresinde yollamışlar yanlış sürekli form yazıcı kağıdı değil de sayfa satfa a4 kağıdı bir de 10 paket. Ne ise bunlar yanlış alın dedik rapor verdik, sürekli formlar geldi bunları almadılar, ne arayan vaaar ne soran. Böyle 3 ay artık yer de kaplıyor. Öteki arkadaşlar da benden eski diye ben arada-sırada ne olacak bunlar diyorum
Ne ise bir gün baktım bunlar eksilmeye başladı
Derken benim vardiyadaki arkadaş dedi ki "Ya bunları unuttular ihtiyacın var mı, eğer lazım ise al birini götür". Ben de "Olur mu öyle şey sormaz-sormazlar yarın bir sorarlar ne derim ?" falan böyle bir muhabbet artık arkadaş ısrar ediyor. Korkaksın falana bile getirdi muhabbeti
Ulen tamam dedim, akşam iş çıkışı artık, aldım koltuğumun altına, ofisten çıkıp böyle koridordan birkaç odanın önünden geçiyorsun, tam çıkış kapısında da şube müdürünün odası. Benim kalp güm güm, sanki kameralar beni izliyor "person interest" dizisinde baş roldeyim. Arkadaş artık son adımlar, müdür kapıyı açıp "Ciddi !" dedi mi
Bildiğin ben oraya gün boyu ne yedim içtim ise bütün yükümü bıraktım
fakat koku ve herhangi bir hissiyat yok, diyorum herhalde bünye felce de uğradı
Bir an o ama, 1-2 saniyede hissettiğim ve peşinden müdür "... iyi akşamlar" dedi.