Tripadvisor'dan gitmediğim müzeleri bulup da gideyim diye bakınırken İzmir'de böyle bir müzenin varlığını öğrendim. İzmirli meşhur fotoğraf emektarı Hamza Rüstem'in anısına Mavişehir'de hizmet veren bir müzeymiş. Giriş ücretsiz.
Hamza Rüstem'e tam olarak fotoğraf sanatçısı denebilir mi bilmiyorum zira kendisi bu işi sanattan ziyade zanaat olarak yapan biri olarak tanınıyor. Birçoklarınca ilk müslüman fotoğrafçı (Bediz'in kendisi bu ifadeyi reddediyormuş sanıyorum) olarak kabul edilen Bahaettin Rahmi Bediz'in çırağı olarak Girit'te başladığı fotoğrafçılık macerası, mübadeleden sonra İzmir'e gelip Kemeraltı'nda kendi stüdyosunu açmasıyla İzmir'de devam ediyor. Zamanla İzmir'de çok bilinen bir fotoğrafçı oluyor ve hatta Kemeraltı'nda dükkanının yer aldığı pasajı da satın alıyor (bugün orası hala Hamza Rüstem Pasajı olarak biliniyor). 1971 yılında ölene kadar da bu işi sürdüren Rüstem'in mirasını ise bugün torunları devam ettiriyor. Hala aynı dükkanda faaliyetini gösteren Hamza Rüstem Fotoğrafhanesi bugün İzmir'deki en eski fotoğrafhane ve fotoğraf makinası/aksesuar dükkanı. (Manfrotto Pixi Evo ararken uğramış ama aradığımı bulamamıştım) Ayrıca İzmir'de sayısı bir elin parmakları kadar bile kalmayan filmleri yıkatabileceğiniz, siyah beyaz film bulabileceğiniz yerlerden biri de burası.
Mavişehir'de yer alan müzeye dönersek; içeride Hamza Rüstem'in çektiği birçok fotoğrafın yanı sıra, Rüstem'in kişisel koleksiyonundaki fotoğraf makinaları, lensler, tripodlar, aydınlatma aksesuarları da sergileniyor. Gövde olarak en eski nesil ahşap ve körüklü modellerden, DSLR'a geçiş yapılmadan önceki en son nesil analog modellere kadar birçok fotoğraf makinası bulunuyor. Sanıyorum bir tek Hasselblad markalı bir gövde göremedim. Leica'dan, Zeiss'a, Olympus'tan, Rollei'ye, Mamiya'dan Yashica'ya, Zenit'ten onlarca çeşit Kodak'a çok sayıda marka ve model mevcut. Lens olarak da ilginç şeyler görebildim, mesela filtre çapı muhtemelen 140mm'nin de üzerinde teleobjektifler var çeşitli markalarda.
Bunlar dışında Hamza Rüstem'in yine çektiği birçok fotoğrafın negatifleri de sergileniyor. Müzede bir karanlık oda tasviri de bulunuyor. Analog makinayla fotoğraf çekmiş ancak hiç film banyosu yapmamış biri olarak ilk kez bir karanlık odada neler olur görme fırsatım oldu, ancak tasvir olduğu için gerçek bir banyo ortamını yansıtmıyordur elbette.
Çok fazla fotoğraf çekmedim. Zaten nedense makinamın otofokusu tam içeriyi gezerken kafayı yedi, çektiğim üç beş fotoğrafı da MF ile çektim, müzeden çıktım 10-15 dk sonra düzeldi. Çektiğim birkaç fotoğraf da Olympus gövdelerin fotoğrafları. Kaç yılına ait gövdeler olduğunun açıklamaları yoktu maalesef:
Olympus Pen-F
Olympus Pen-S
Olympus Pen (modelin detayını bilmiyorum maalesef)
Olympus 35-S
Olympus PM-6
Müzedeki öteki gövdeler ve müzenin kalanı için de yolunuz İzmir'e düşerse uğramanızı öneriyorum Müzede çalışan hanımlar siz bir talepte bulunmasanız bile iyi niyetle size müzeyi gezdirip rehberlik yapabiliyorlar, pek gelen giden olmadığından boş oturmaktan sıkılıyorlardır tabii