Ya her şey bir yana, bu şeker ve nişasta bazlı şeker işinin lobisi, en az silah ve tütün lobisi kadar kuvvetlidir. Bilir misiniz bilmem; ATF (filmlerde falan yeleklerinin üstünde görürüz iyi adamların), alkol, tütün ve ateşli silahlar ile ilgilenen bürodur Amerika'da. Bu üçüne aynı muameleyi eder elin Amerikanı. Neden peki? Çünkü bu üçünün de kuvvetli lobileri vardır ve yerine göre beraber hareket ederler. Lobi etkinlikleri hakkında daha iyi fikir sahibi olmak isteyenlere bence şahane olan Thank You for Smoking ve Lord of War isimli filmleri şiddetle tavsiye ederim. Neyse... bu şeker işinde de benzer bir lobi faaliyeti söz konusu. Adını vermeyeyim, bünyanın en büyüklerinden bir içecek şirketinde yönetici bir dostum var. Bu adamın işi, 3 kıtadaki tüm ülkelerde, ilgili çok üst düzey yetkililer ile (bakan hatta başbakan) ilişkileri kurmak. Ve net olarak söyleyeyim; işinin ağılıklı kısmı bu kotalar ile alakalı. Yani ortadaki ekmek çok büyük. Şeker ve glikoz ilgili kotalar, üzerinde oynanan oyunlar, lobicilik vs. sadece ülkemize özgü değil yani. Global bir komplonun parçası tüm bunlar.
Nişasta bazlı şeker konusuna biraz bakalım gevezeliği uzatmadan. Asıl işimin bir parçası olduğundan konu hakkındaki net bilgilere sahibim. Tehlikeli mi? Evet. Peki neden kullanılıyor? En büyük sebebi ucuz ve kolay ulaşılıyor olması. Amerika zaten dayıyor mısırı abicim. Her yerde, her sektörde kullanılıyor sonra. Etanol yap ya da yağını çıkart, yakıt olsun mesela. Ürünlerinden nişasta ise hemen hemen her sektörde kullanım yeri buluyor kendine. Mesela tek kullanımlık bardak, çatal - kaşık vs yapımı için bile bu malzeme kullanılıyor artık.
http://www.chinaecogreen.com/tr/cornsta ... knife.htmlhttp://www.semplastik.com.tr/cevre.php?P=23Ayrıca kağıttan tutun, kumaşa kadar aklınıza bile gelmeyecek hemen hemen her sektörde yeri var nişastanın.
Neyse, nişasta şekeri kısmına dönelim yine. Tarihe baktığımızda, nişastanın ayrıştırılmasının keşfi ile, obezite belasının başlangıçlarının kesiştiğini rahatça görebiliriz. Peki sadece ucuz diye mi kullanılıyorbu meret? Hayır. Bildiğimiz şekerden (sukroz) farklı efektleri var (kıvam, dayanım, fiziksel özellikler) yiyecekler üzerinde. Bu etkilere kısaca değinen bir yazıyı da paylaşayım.
http://www.foodtime.com.tr/makale/gliko ... -m175.htmlİçinde glikoz bulunan gıdalar neler peki? Kategori olarak "tatlı" sınıfında bulunmalarına gerek bile yok; paketli hemen hemen HER ürünün içinde var glikoz. Paketli ürün kullanıyorsanız, glikozdan kaçış yok yani. Ayrıca pastane mamullerinin çok çok büyük bir kısmında, bariz bir şekilde üretim aşamasının vazgeçilmez bir unsuru olmuş durumda. Yani neredeyse dışarıdan hiçbir şey almamak gerekiyor bu meretten kaçmak için.
Glikoz tehlikeli, tamam, Peki şeker aşırı masum mu? Bence bu sorunun cevabı da net olarak hayır. Hatta şu anda sigaranın üzerine yazılması mecbur kılınan uyarıların benzerini, çok da uzak olmayan bir gelecekte, ambalajların üzerinde, şekerle alakalı olarak yer alacağını öngörüyorum.
Özellikle içecekler vasıtası ile inanılmaz şeker yükleniyoruz arkadaşlar. Çocuklarımızın da hayatlarını ve sağlıklarını riske atıyoruz. 1 litre kolada 112 gr. (yüzonikigram!) şeker var yahu! Yuh yani! Paketli meyve suları daha sağlıklı göründükleri için daha da tehlikeli bence. Birçoğunun şeker oranı kolada olandan bile daha fazla. Bana itimat etmeyin, alın bir kutuyu - şişeyi elinize, kendiniz oluyun. Hatta meyve suyunun üzerinde yazan %100, katkısız, doğal hali ile falan ibarelere de itibar etmeyin. Üreticinin, etiketinde besin değeri net olarak yazdığı bir ürünü, hiçbir işlemden geçmeden, meyveden sıkıp şişelediğini iddia etmesini, zekanıza ve aklınıza hakaret alarak algılayın lütfen. Daldan koparılan 2 farklı meyvenin suyunun, %11.4 gibi NET bir oranda şeker ihtiva edebileceği iddiasına "doğru olabilir" diye bakıyorsanız ya çok safsınız, ya da hiç meyve soyup yememişsiniz demektir zira.
Şeker fabrikalarının satılması gibi konulara burada girmeyi uygun bulmuyorum kendi adıma. Bu konuda yazmaya başlarsam forumu 2 güne kalmaz kapatırlar valla.